Ülkemizde ne zaman ki büyük takımlarda seçim olur o zaman kurumsallık kavramı ön plana çıkar. Neden? Çünkü borçlar içinde boğulmuş bir kulübe başkan olarak devam etmenin anahtar kelimesidir. Bu kelimenin de alt metni "Sportif Direktör" dür. Nedir bu işin aslı?
Ufak bir araştırma ile FourFourTwo dergisinden Kerem Gürtunca çok güzel bir yazı yazmış konuyla ilgili ama ben biraz daha derine ineyim dedim. (https://fhttps://fourfourtwo.com.tr/kader-adamlar-futbol-direktorleri den okuyabilirsiniz)
Avrupa'nın en önde gelen liglerinde ki en ünlü takımlarında "sportif direktör" kavramı çok uzun yıllardan beri var. Ne sağlıyor diye soracak olursanız hemen anlatayım. Avrupa'da ki çoğu kulüp aslında şirket ve ona göre yönetiliyor. Nasıl ki her büyük şirkete önemli pozisyonlar için makamlar varsa (CEO, CFO, Müdür, Direktör vs..) futbol kulüpleri de bu yapıya uygun bir şekilde yönetiliyor.
Hemen bir örnek Barselona'dan vereyim:
Yukarıda ki örnekte de görüldüğü gibi herkesin bildiği Teknik Direktör'ün üstünde 3 kişi var. Biri tüm Barselona futbolunu yöneten Sportif Direktör Josep Segura, diğeri Teknik Sekreter Abidal ile onun asistanı Ramon Planes ve en sonda Teknik Direktör Valverde.
Demek ki Barselona Futbol takımı bir değil 4 akıl tarafından yönetiliyor. Bir parantez açayım Barselona Johan Cruyff adıyla bir Enstitü var ve bu enstitüde futbol direktörlüğü dersleri veriliyor. Çünkü futbol Direktörü sadece spor tarafını değil ekonomik tarafını da idare edebilmeli.
Gelelim Sportif Direktör ne yapar sorusuna sorularla cevap verelim: Önce takımın hedefi nedir? Oyuncu kadrosu nasıl? Kasada para var mı? Ve bugüne kadar ne oynamış?
Sonra başlıyor bu sorulara cevap vermeye. Diyelim ki şampiyonluk hedefliyor takım hemen ona göre bir futbol anlayışını bulması gerekiyor. Buna karar verdikten sonra bu anlayışı en iyi uygulayacak ve takımı yönetecek antrenör arayışına başlıyor ama sorun asıl burada. Türkiye de oynanan futbol nedir sorusunu çözüp ona göre bir futbol anlayışı bulması gerek. Sadece anlayışta yetmiyor futbolcularla beraber yöneticileri ve taraftarı da yönetecek bir antrenör bulması gerekiyor. Hadi buldu diyelim, sonra gidecek kalacak futbolcular listesi yapıyor. Antrenör ile beraber yol haritası çiziyor ve uygulamaya başlıyor. Sonra hazırlıktı kamptı derken lig başlıyor. Her maç alıyor önüne raporları başlıyor çalışmaya. Mesela yenildiler hemen bir toplantı antrenörle durum değerlendirmesi, teknik analiz, oyuncu bazında analiz vs... Sonra ki maça takımda ki eksiklikleri belirlemiş olarak toplantı bitiyor. Antrenör burada aldıkları kararı uyguluyor.
Bitmedi sportif direktörün diğer işi alt yaş gruplarını da denetlemek. Çünkü bir diğer işi alttan oyuncu getirip değeri buldurup satacak.
Bitmedi üst yönetime sürekli rapor vermek, takım şöyle böyle paramız bu kadar şu kadar vs...
Ülkemiz de böyle bir sistem yürür mü? Yürümez. Neden? Önce Başkan ve yöneticiler itiraz eder ilk başarıda. Niçin? Nasıl diyecekler ki o zaman; futbolu da bilirim, ben gidersem kulüp biter, ben antrenörsüz de başarılı olurum. Ülke de ki en büyük sorun "BEN EGOSU". Hadi yönetim ve yöneticiler sustu, bu sistemde çalışacak antrenör nerede? Fatih Terim, Şenol Güneş ve diğerleri bu sistemde çalışır mı? Yer mi sportif direktör çağırsın Terim'i ya da Şenol'u da öyle böyle yapacağız desin. Diyemez. En önemli konu olan transfer konusuna girmiyorum bile. Para musluğu kimseye bırakılamaz.
Ha orada da başarısızlık oldu mu pat diye antrenör sonra da Sportif Direktör kovuluyor. Ama hemen değil belli bir zaman sonra. Taraftar baskısına baya bir göğüs geriliyor.
O yüzden bırakalım biz gelişmiş futbolu, çağ atlayan ligimizi. Kendimizi kandırmayalım. Ülkede kulüpler çiftlik olduğu sürece, 500 kişilerle yönetimsel ve mali olarak ibra edildiği sürece bir bok olmaz.
Ufak bir araştırma ile FourFourTwo dergisinden Kerem Gürtunca çok güzel bir yazı yazmış konuyla ilgili ama ben biraz daha derine ineyim dedim. (https://fhttps://fourfourtwo.com.tr/kader-adamlar-futbol-direktorleri den okuyabilirsiniz)
Avrupa'nın en önde gelen liglerinde ki en ünlü takımlarında "sportif direktör" kavramı çok uzun yıllardan beri var. Ne sağlıyor diye soracak olursanız hemen anlatayım. Avrupa'da ki çoğu kulüp aslında şirket ve ona göre yönetiliyor. Nasıl ki her büyük şirkete önemli pozisyonlar için makamlar varsa (CEO, CFO, Müdür, Direktör vs..) futbol kulüpleri de bu yapıya uygun bir şekilde yönetiliyor.
Hemen bir örnek Barselona'dan vereyim:
SPORT
MANAGER FOOTBALL: Josep Segura
PROFESSIONAL
FOOTBALL
TECHNICAL SECRETARY
PROFESSIONAL FOOTBALL: Éric Abidal
ASSISTANT
TECHNICAL SECRETARY PROFESSIONAL FOOTBALL: Ramon Planes
FIRST TEAM
COACH: Ernesto Valverde
PROFESSIONAL
YOUTH FOOTBALL:
HEAD OF
PROFESSIONAL YOUTH FOOTBALL:: José Mari Bakero and Guillermo Amor
COACH BARÇA
B: F. Xavier García Pimienta
COACH U19A:
Denis Silva
COACU U19B:
Franc Artiga
NON
PROFESSIONAL YOUTH FOOTBALL
HEAD NON
PROFESSIONAL YOUTH FOOTBALL: Jordi Roura and Aureli Altimira
COACH U16A:
Carles Martínez
COACH U16B:
Sergi Milà
COACH U14A:
Àlex Urrestarazu
COACH U14B:
David Sánchez
COACH U12A:
Marc Serra
COACH U12B:
Jordi Pérez
COACH U12C:
Daniel Horcas
COACH U12D:
Pau Moral
COACH U10A:
Oscar Jorquera
COACH U10B:
Juan Antonio Gil
COACH U10C:
Albert Puig
COACH U10D:
David Sánchez
COACH U8:
Daniel Segovia
GOALKEEPER
COORDINATOR: Ricard Segarra
HEAD OF
SCOUTING: Josep Boada
Yukarıda ki örnekte de görüldüğü gibi herkesin bildiği Teknik Direktör'ün üstünde 3 kişi var. Biri tüm Barselona futbolunu yöneten Sportif Direktör Josep Segura, diğeri Teknik Sekreter Abidal ile onun asistanı Ramon Planes ve en sonda Teknik Direktör Valverde.
Demek ki Barselona Futbol takımı bir değil 4 akıl tarafından yönetiliyor. Bir parantez açayım Barselona Johan Cruyff adıyla bir Enstitü var ve bu enstitüde futbol direktörlüğü dersleri veriliyor. Çünkü futbol Direktörü sadece spor tarafını değil ekonomik tarafını da idare edebilmeli.
Gelelim Sportif Direktör ne yapar sorusuna sorularla cevap verelim: Önce takımın hedefi nedir? Oyuncu kadrosu nasıl? Kasada para var mı? Ve bugüne kadar ne oynamış?
Sonra başlıyor bu sorulara cevap vermeye. Diyelim ki şampiyonluk hedefliyor takım hemen ona göre bir futbol anlayışını bulması gerekiyor. Buna karar verdikten sonra bu anlayışı en iyi uygulayacak ve takımı yönetecek antrenör arayışına başlıyor ama sorun asıl burada. Türkiye de oynanan futbol nedir sorusunu çözüp ona göre bir futbol anlayışı bulması gerek. Sadece anlayışta yetmiyor futbolcularla beraber yöneticileri ve taraftarı da yönetecek bir antrenör bulması gerekiyor. Hadi buldu diyelim, sonra gidecek kalacak futbolcular listesi yapıyor. Antrenör ile beraber yol haritası çiziyor ve uygulamaya başlıyor. Sonra hazırlıktı kamptı derken lig başlıyor. Her maç alıyor önüne raporları başlıyor çalışmaya. Mesela yenildiler hemen bir toplantı antrenörle durum değerlendirmesi, teknik analiz, oyuncu bazında analiz vs... Sonra ki maça takımda ki eksiklikleri belirlemiş olarak toplantı bitiyor. Antrenör burada aldıkları kararı uyguluyor.
Bitmedi sportif direktörün diğer işi alt yaş gruplarını da denetlemek. Çünkü bir diğer işi alttan oyuncu getirip değeri buldurup satacak.
Bitmedi üst yönetime sürekli rapor vermek, takım şöyle böyle paramız bu kadar şu kadar vs...
Ülkemiz de böyle bir sistem yürür mü? Yürümez. Neden? Önce Başkan ve yöneticiler itiraz eder ilk başarıda. Niçin? Nasıl diyecekler ki o zaman; futbolu da bilirim, ben gidersem kulüp biter, ben antrenörsüz de başarılı olurum. Ülke de ki en büyük sorun "BEN EGOSU". Hadi yönetim ve yöneticiler sustu, bu sistemde çalışacak antrenör nerede? Fatih Terim, Şenol Güneş ve diğerleri bu sistemde çalışır mı? Yer mi sportif direktör çağırsın Terim'i ya da Şenol'u da öyle böyle yapacağız desin. Diyemez. En önemli konu olan transfer konusuna girmiyorum bile. Para musluğu kimseye bırakılamaz.
Ha orada da başarısızlık oldu mu pat diye antrenör sonra da Sportif Direktör kovuluyor. Ama hemen değil belli bir zaman sonra. Taraftar baskısına baya bir göğüs geriliyor.
O yüzden bırakalım biz gelişmiş futbolu, çağ atlayan ligimizi. Kendimizi kandırmayalım. Ülkede kulüpler çiftlik olduğu sürece, 500 kişilerle yönetimsel ve mali olarak ibra edildiği sürece bir bok olmaz.
Yorumlar
Yorum Gönder